Mardin ve Diyarbakırda Bir Lokal Tur - Ahmet H.KOÇ
MARDİN-DİYARBAKIR GEZİSİ (2 GÜNLÜK)
Güzergah:
1.GÜN: K. Maraş, G. Antep, Ş. Urfa, Viranşehir, Kızıltepe, Dara(Oğuz Köyü), Mardin,
2.GÜN: Mardin, Midyad, Gercüş, Hasankeyf, Batman, Malabadi Köprüsü, Silvan, Diyarbakır, Siverek, Hilvan, Ş.Urfa, G. Antep, K.Maraş)
22.06.2019 da sabahleyin 6.30 gibi Kahramanmaramaraş’tan çıktık. Arabada dört kişiyiz. Narlı’dan sonra G.Antep yönüne ya otobana, ya da eski bölünmüş yola gireceksiniz. Biz bölünmüş yola girdik. Ancak G.Antep çıkışında arkadaşların isteği üzerine tekrar otobana geçtik. Şanlıurfa çıkışına kadar otoban devam ediyor. Otoban ücreti 9 TL. Otoban sonrası bölünmüş yolda otoban kadar rahat diyebilirim. Urfa’dan sonra Viranşehir’e doğru düz bir ovadan gidiyorsunuz. Arkadaşın biri telefondan Viranşehir tarihini okuyor. Viranşehir adı gibi viran bir yer değil. Aksine yeşil bir ovadan oluşuyor. Viranşehir de Hz.Eyyüp Peygamberin doğduğu, çocukluğunun geçtiği köy( Eyyüb Nebi köyü- anayola 16 km) bulunuyor. Bu köyde Hz. Elyasa Peygamber ile Eyyup peygamberin karısı Rahime’nin türbeleri de var.
Saat 8.30’a doğru Viranşehir’e girdik. Kahvaltı yapacağımız bir park bulduk. Kahvaltı sonrası Kızıltepe’yi geçtik. Mardin’e uğramadan İpek Yolu üzerinde, ünlü Antik Kent Dara’yı gezdik.(Mardin’e 30 km. Ana yola 1 km gibi) İpek Yolu Adana tarafından gelen Irak’a doğru uzanan, bol tırların geçtiği bir yol. Dara’da su sarnıçları, mezarlıklar ve mağaralar mutlaka görülmeli. M.S 505 de Sasanilere karşı yapılan bir Doğu Roma şehri. Dara’dan sonra Mardin tarafına geri döndük. Zaten navigasyon sizi yönlendiriyor. Mardin girişinde Süryani Manastırı ünlü Deyrus Zaferanı ziyaret ettik. Burada benim için en dikkat çeken durum, anlatıcı gencin, ‘biz 2000 yıl önce güneşe tapıyorduk, Hz. İsa ile inanmaya başladık’ demesiydi.
Manastır’dan sonra Mardin de öğretmenlik yapan oğlum ile Kasımiye Medresesinde buluştuk. Gezimizin bundan sonraki kısmında bize rehberlik yaptı. Bir dağ yamacında olan eski Mardin de iki cadde var. Kaleye yakın olan birinci cadde dar, ama en çok kalabalığın olduğu, alışverişin yapıldığı, yürüyerek gezilmesi gereken bir yer, ikinci cadde yeni. Birinci caddede Mardin’in meşhur Dibek Kahvesi ve dışı değişik renklerde boyalı badem şekeri alınabilir.( Artuk Bey şekercisinden).
İkinci gün (23.06.2019) saat altı gibi Midyat’a doğru yola çıktık. Meşeliklerden sonra düz sayılabilecek bir yerde Midyat’a ulaştık. Terminalin olduğu yere arabamızı park ettikten sonra hemen dar sokakların bulunduğu Süryani mahallesini gezmeye başladık. İlk girdiğimiz sokakta bir kilise vardı. Kapısında polis bekliyordu. Pazar günü dolayısıyla içerde ayin varmış. Sokaklardan ilerledik, ‘Sıla’ dizisinin çekildiği konağın önüne geldik. Kilise gibi oda kapalıydı. Çünkü sabahın erken saatleri idi. Arabayı park ettiğimiz yere tekrar döndük. Açık birkaç bakkaldan peynir zeytin domates vb kahvaltılık aldık. Midyad’dan sonra Gercüş’ü geçip ünlü Hasankeyf’e geldik.
Hasankeyf Dicle nehri üzerinde M.Ö. 10.000 yıl öncesine dayanan bir yerleşim yeri. Mağara evleri ve Beylikler dönemi yapıları bulunmaktadır. Ilısu Barajı nedeniyle bir kısmı sular altında kalacak olan Hasankeyf’teki bazı yapılar, yeni Hasankeyf’e taşınmış. Burada dikkat çeken bir durum, Eyyubilerden kalma bir yapının üzerinin tamamen betonla kaplanmasıydı. Herhalde amaç, baraj suları çekildikten sonra( barajların ömrü 50 yıl) tarihi yapının tekrar gün yüzüne çıkması içindir. Hasankeyf’te kayalıkların olduğu bir mağarada kahvaltıdan sonra Batman’a doğru yola çıktık. Yollar bölünmüş yol olduğu için çok güzel. Batman düz bir ovada kurulu güzel bir şehir. Navigasyonla Batman şehir merkezinden tarihi Malabadi Köprüsüne doğru yola çıktık. Hasankeyf’de semaver yapıp çay içemediğimiz için(uygun gölgelik bir park alanı bulamadık, her taraf toz toprak, çünkü baraj inşaatı devam ediyor), Malabadi’ye kadar geldik. Yeni köprünün Silvan tarafında DSİ’nin parkına adam başı 2’şer tl vererek girdik. Çam ağaçlarının altında gölgelik bir yer bulduk, güzel bir semaver çayını yudumladıktan sonra, tarihi köprüde fotoğraf çektirip Silvan’a doğru yola çıktık. Arkadaşın birinin yorumuna göre Malabadi Köprüsü, Bosna’daki Mostar Köprüsü’nden daha güzel. Bu yoruma katılmamak elde değil.
Silvan merkezde Selahaddin Eyyubi Camii hem girişinde, hem de kıble tarafında kapısı bulunmasıyla, dikdörtgen planlı, kare şekilli minaresiyle ilginç, görülmesi gereken güzel bir eser. Silvan’dan sonra yine düz bir platoyu takip ederek Diyarbakır’a ulaştık. Diyarbakır’da surlar, tarihi camiler gerçekten görülmeye değer. Özellikle Diyarbakır Ulu Camii, dört sütun üzerinde minaresi bulunan camii gibi. Diyarbakır’da Kebap kültürü yaygın. Özellikle Büryan ve Ciğer kebabı. Bu arada bir Maraşlı olarak bizim kebapçılarımız da meşhur değil ama Diyarbakır’ı Urfa’yı sollar derim.(Herhangi bir lokantayı kastetmiyorum, Maraş’ta yaşayan herkes çevresinde böyle kişileri tanıyordur.) İkindi sonu saat altı sıralarında Diyarbakır’dan Maraş’a doğru yola çıktık. Yine düz bir ovadan geçerek Siverek, Hilvan, Ş.Urfa, G.Antep üzerinden saat 11.30 gibi Maraş’a geldik. Kişi başı ücret 200 TL oldu.
Ahmet H.KOÇ
Teşekkürler